“Kendimi bildim bileli bir çevre gönüllüsü olarak doğanın ve çevrenin korunması için yapılan çalışmalar içinde oldum. Doğa olmadan turizmin var olamayacağı bilincini tüm TÜRSAB üyelerine de aşılamaya gayret gösteriyorum”
“Basit bir hayatım olsa daha çok zevk alırdım hayattan belki, ancak ben düşünmedim hiç bunları. Düşünmeden yoluma devam ettim. Ben hayata ve ülkeme dair hayal ettiklerimin hepsini TÜRSAB’da yaptım!” sözleriyle iş hayatına dair değerlendirme yapan Başaran Ulusoy, 16 yıldır TÜRSAB Başkanlığı görevini layıkıyla sürdüren, iş hayatına göstermiş olduğu özeni sosyal sorumluluk projelerine de aynı titizlikle gösteren başarılı bir iş adamı…
-Başaran ULUSOY’u tanıyabilir miyiz? Bize iş hayatına girişinizden ve başarılarla dolu öykünüzden biraz bahseder misiniz?
1949 yılında Trabzon’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Trabzon’da tamamladıktan sonra 1970 yılında İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldum. 1968’de ticaret hayatına atıldım. İnşaat, müteahhitlik hizmetleri, taşımacılık, ulaşım, sigortacılık ve turizm sektörlerinde faaliyet gösterdim. 21 yaşındayken Büyük Amcam, Ulusoy ailesinden büyüklerimizi Hac yolculuğuna götürmemi teklif etti. Ben de kabul ettim ve bu seyahat turizm alanına adım atmamı sağladı. 1981 yılında TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Muhasip Üye olarak görev yaptım. 1991-93 döneminde TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine geldim. 3 dönem aradan sonra 1999’da yeniden başkan oldum. TEMA Vakfı’nda Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nda Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalıştım. Halen Türkiye Çevre Eğitim Vakfı Danışma Kurulu, DEİK İcra Kurulu Üyesi olarak ve TOBB Turizm Sektörü Meclis Başkanı, UKTAŞ (Uluslararası Kongre Sarayı Tesisleri İşletmeciliği), Efes Kongre Merkezi-Kuşadası ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum.
-Gençlik yıllarınızdan bu yana sayısız dernek kulüp ve birliğin başkanlığını yaptınız. Bu anlamda sizin lider bir kişiliğe sahip olduğunuzu söyleyebiliriz. Bu kişilik özelliğiniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Liseden beri cemiyet hayatında lider olmayı sevdim. Basit bir hayatım olsa daha çok zevk alırdım hayattan belki, ancak ben düşünmedim hiç bunları. Düşünmeden yoluma devam ettim. Ben hayata ve ülkeme dair hayal ettiklerimin hepsini TÜRSAB’da yaptım.
O KADAR ÇOK PROJE VE ETKİNLİK VAR Kİ SAYMAKLA BİTMEZ!
-On altı yıldır TÜRSAB Başkanlığı görevini sürdürüyorsunuz. Bu anlamda çalışmalarınız ve ileriye yönelik hedefleriniz hakkında neler söylemek istersiniz? Sosyal sorumluluk alanlarda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?
1618 sayılı “Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu”nun sağlamış olduğu yetki ile ulusal ve uluslararası platformlarda seyahat acenteciliği mesleğinin gelişimini temin etmek, alt yapı oluşturmak ve yatırımlar yapmak Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin görevleri arasındadır.
Bu doğrultuda, gerçekleştirdiğimiz ve devam etmekte olan o kadar çok proje ve etkinlik var ki saymakla bitmez. İlk aklıma gelenler şöyle:
Her yıl İzmir’de düzenlenmekte olan “Travel Turkey Uluslararası Turizm Fuar ve Konferansı”,
Prestij Yayınları, aylık TÜRSAB Dergisi, TÜRSAB internet sayfası,
Ege bölgesi turizminin içine düştüğü dar boğazdan çıkmasını sağlamak amacıyla 2005 yılında Kuşadası’nda inşasına başlanan ve 2013 yılında yapımı biten Avrupa’nın en büyük kongre Merkezleri arasında yer alan KOMER Kuşadası Kongre Merkezi 30 Ekim 2013 tarihinde Sayın Başbakanımız tarafından resmi açılışı gerçekleşmiştir.
2011 yılının Eylül ayında inşasına başlanan Armutalan Kongre ve Kültür Merkezi 03 Şubat 2014 tarihinde hizmete açıldı.
Birliğimiz 81 il ve K.K.T.C.’nden onbinlerce ortaöğretim düzeyi öğrenciyi 18 Mart’larda Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü Çanakkale’ye yıllarca her türlü ulaşım, konaklama, sigorta, rehberlik hizmetleri ve anı eşyaları dahil olmak üzere tüm maliyetlerini üstlenerek organize ettiği gezileri başarıyla gerçekleştirmiş ve milli tarih bilincinin pekiştirilmesini amaçlayan bu büyük projenin T.C. Milli Eğitim Bakanlığı himayesine girmesini sağlamıştır.
Darülaceze sakinlerinin düzenli olarak her yıl İstanbul Boğazı’nda gezilere katılmaları sağlanmaktadır.
Kars ilinde bulunan tescilli “Aynalı Köşk” yapısının aslına uygun olarak onarımı ile ek yapı inşaatı birliğimizce tamamlanarak Kafkas Üniversitesi’ne, öğrencilerin sosyal aktivite alanı ve konferans etkinlikleri için 200 kişilik salon ihtiyacını karşılayacak şekilde akademik çalışmaları destekleyici mahiyette tahsis edilmiştir.
Birliğimiz ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliği ile 2008 yılından bu yana başarı ile yürütülen “MÜZEKART” projesi ile “Tarihe Yolculuk Başladı” sloganı altında vatandaşlarımızın bir yıl boyunca 318 müzeye sınırsız giriş imkânına kavuşması sağlanmıştır. Vatandaşlarımızın sahip oldukları zengin tarihi ve kültürel mirasın değerini algılayıp daha da bilinçli sahip çıkmalarını, sonraki nesillere de aktarılmasına katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirilen projeden yıllık yaklaşık iki milyon vatandaşımız yararlanmaktadır.
Müze ve örenyeri girişlerinin engelli geçişlerine uyumlu hale getirilmesi gerçekleştirilmiş ve özellikle de en son yenilik olarak görme engelliler için özel alfabe ile oluşturulmuş müze broşürleri bastırılmıştır.
TÜRSAB’taki görevimin dışında çevre duyarlılığı ile öne çıkan birçok kuruluşta da gönüllü olarak görev aldım. 1996 – 2003 yılları arasında Tema Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüttüm. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı Kurucu Üyeleri arasında yer aldım. Halen “Deniz Temiz Derneği/ TURMEPA” Yönetim Kurulu Üyesiyim. Kendimi bildim bileli bir çevre gönüllüsü olarak doğanın ve çevrenin korunması için yapılan çalışmalar içinde oldum. Doğa olmadan turizmin var olamayacağı bilincini tüm TÜRSAB üyelerine de aşılamaya gayret gösteriyorum.
“HER SENE ŞAMPİYON OLMAK MESELE DEĞİL,
MESELE GÜZEL FUTBOL OYNAMAKTIR!”
-Fenerbahçe’nin en genç ikinci başkanısınız. Fenerbahçe’ye olan tutkunuzdan bahsedelim biraz da. Fenerbahçe’nin gidişatına dair bir değerlendirme yapar mısınız?
“Fenerbahçe büyük kulüptür. Her gemide ufak tefek fırtınalar olur. Ben yönetimi de teknik direktörü de başarılı buluyorum. Her sene şampiyon olmak mesele değil, mesele güzel futbol oynamaktır.
-Başarılarla dolu iş hayatının yanı sıra örnek bir aileye sahipsiniz. Ailevi hayatınızdan bahseder misiniz? Başaran Ulusoy nasıl bir eş ve nasıl bir babadır?
İki oğlum var. Mehmet Ali ve Başar. Bana hiç dert getirmediler. Beni üzmediler. TÜRSAB’ın içine girmediler. Ben de zaten sokmadım. Eşim buradaki odama çıkmamıştır daha. Çünkü TÜRSAB beni seçti, onları değil. Biz balo düzenleyen bir kuruluş değiliz, bir meslek örgütüyüz. Eşim yılda bir kez benimle gelecekse Cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna veya başka bir resepsiyona gelir. Ben ailemi hep TÜRSAB’ın dışında tuttum.
“İyi bir baba olduğumu söyleyemem. Çünkü meslek örgütündeki çocuklarımı daha çok düşündüm. Eşim de çocuklarım da bu duruma anlayış gösteriyorlar. Sınırlarını zorladılar. Başka çare yoktu.”