Türk Maden sektörü gerek istihdam gerekse ihracat rakamlarıyla ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Sektör temsilcilerine göre bu ivmeyi devam ettirebilmenin yolu madencilik politikasının belirlenmesinden geçiyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Çevkur Genel Müdürü Selçuk Çevik, “Sektörümüzün dünya genelinde önemi yıllar önce anlaşıldı ve ekonomiye katkıları yadsınamaz bir hal aldı. Daha fazla yol alabilmemiz için madencilik politikası hazırlanmalı.” dedi.
2019’u 4.3 milyar dolarlık ihracatla kapatan maden sektörü, sürdürülebilir başarı için yeni politikaların hayata geçmesi gerektiğini savunuyor. Çevkur Genel Müdürü Selçuk Çevik, madencilik sektörünün ülke ekonomisine ciddi katkılar sağladığını bunun devamı içinse madencilik politikasının belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Değişim şart
Türk Maden sektöründe değişim ve gelişimin şart olduğunu dile getiren Çevik önerilerini ise şöyle sıraladı: “Öncelikle ülkemizde madencilik politikası hazırlanmalı. Aksi takdirde ülkemizdeki, özellikle metal madenleri ham madde olarak ihraç edilmeye devam edecek. Ülkemiz krom, kurşun, çinko, bor tuzlarını ham madde olarak ihraç ederken bunlardan elde edilen nihai ürünleri daha fazla döviz ödeyerek ithal ediyor. Örneğin 2019 yılı ihracatımızda krom madeni rakamları ton başına 170 dolarken, bu ürünün işlenmiş hali Ferro Krom ürünü ihracatımız ton başına 1.500 dolar rakamlarına ulaşıyor. Sonrasında ise Doğal Kaynaklar Bakanlığı ve Maden Bankası’nın kurulması gerekiyor. Diğer bir önerim ise; kıymetli madenlere değer verilmesi gerektiği. Özellikte değişen ve gelişen finans sektörünün geleceğini yönlendirecek olan altın madenciliği ülkemiz için çok önemli.” dedi.
Çevik sözlerini şöyle sürdürdü: “Maden aramalarına mutlaka devlet desteği ve bölgesel ayrıcalıklar verilmeli. Özellikle arama döneminde kullanılan sermayenin herhangi bir maden rezervinin belirlenmemesi durumunda geri dönüşü yok. Bu nedenle ülkemizde madencilik firmaları arama faaliyetleri için ayırdıkları finansı riske ediyor. Bu sebeple de firmalar ancak çalışma alanlarında sınırlı rezerv geliştirme faaliyetlerinde bulunuyor. Ülkemizde belirli bir arama programı çerçevesinde yeni kaynakların bulunması için aramalara önem verilmeli. Arama çalışmalarında da devletin özel ya da yabancı firmalar ile belirli iş birlikleri yapması, modern arama yöntem ve teknolojilerinin kullanılması zorunlu olduğu gibi madenci tarafından yapılacak arama çalışmalarını da finanse etmesi gerekiyor. Son olarak ise sektörümüz için yetkili taşra teşkilatlarının oluşturulması gerekiyor.” Madencilik sektörünün istihdam ve üretim odaklı çalıştığına vurgu yapan Çevik, “Genelde kırsal kesimde faaliyet gösteren bir üretim dalıyız. Madenciliğin yapıldığı bölgeler sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan oldukça hızlı kalkındıkları gibi vasıfsız elemanlar birer zanaat sahibi oluyor. Madencilik, işsizliği gidererek halkın yaşam seviyesinin yükseltilmesine katkı sağlıyor. Bu nitelikleriyle kırsal kesimlerden büyük yerleşim bölgelerine olan göçü önleyici bir rol üstleniyor. Yanı sıra bölgesinde iş imkanına sahip olan halk kendi tarım ve hayvancılığına da devam edebiliyor. Böylelikle madenciliğin bölgesel katkısı diğer bir sektöre de yansıyor. Madencilik faaliyetlerinin yol, su, elektrik, haberleşme gibi alt yapılara ihtiyacı var. Bu ihtiyaçlar çoğu zaman madencinin kendisi tarafından yapılmakta ve bölge halkı tarafından da kullanılmakta.” diye konuştu.