Emel Gülap: ‘Enerji sektöründe arz fazlasının olduğu bir dönemden geçiyoruz’

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yeşil tahviller, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler ve uzun vadeli finansman kaynağı gibi araçlarla sağlanan modeller, yenilenebilir enerji projelerinin can damarı oluyor.  Finans alanında 15 yıla dayanan uzmanlığını yenilenebilir enerji projeleriyle faydaya dönüştüren Emel Gülap, Türkiye’nin enerji sektöründeki 2024 yılını değerlendirirken, sürdürülebilirlik odaklı finansman modellerine dair gelişmeleri de anlattı. 

Yenilenebilir enerji kaynakları, küresel nüfusun artmasıyla birlikte ortaya çıkan enerji ihtiyacının karşılanması ve sürdürülebilir dünya inşa etmek için giderek daha fazla önem taşıyor. Ancak bu projeler, genellikle yüksek başlangıç yatırımları gerektirirken, stratejik finansman modellerini de kritik hale getiriyor. Finans alanında 15 yıla dayanan uzmanlığını yenilenebilir enerji projeleriyle faydaya dönüştüren Emel Gülap, Türkiye’nin enerji sektöründeki 2024 yılını değerlendirirken, sürdürülebilirlik odaklı finansman modellerine dair gelişmeleri de anlattı.

“Türkiye’de enerji alanında arz fazlasının olduğu bir dönem yaşanıyor” 

2009’da Dünya Bankası tarafından Türkiye’de finanse edilen ilk yenilenebilir enerji yatırımı olan Osmaniye Rotor Rüzgar Santralı finansman işlemini tamamlayarak uzun vadeli kredileri kapsamında Bank of Amerika, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Avrupa Yatırım Bankası (EIB) gibi kuruluşlar ile uzun vadeli kredi işlemleri gerçekleştiren Emel Gülap, konuya dair şu açıklamada bulundu:  “2024’ü geride bırakırken Türkiye, enerji sektöründe arz fazlasının devam ettiği bir dönemi yaşıyor. Bu durum, sektördeki yatırımlar ve stratejiler açısından dikkat çekici bir tablo sunarken, dekarbonizasyon konuları gündemde daha fazla yer buluyor. Türkiye’nin iklim değişikliğine yol açan emisyonlardaki payının neredeyse %1 olmasına rağmen, taraf olduğu taahhütleri ile Paris Anlaşması’nın onaylanmasıyla 2053 için net sıfır emisyon hedefi ve 2030’da da emisyonları %35 azaltım hedefi var. Arz fazlasının olduğu bir ortam ise enerjinin daha verimli kullanılmasını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının sistemdeki payının artırılmasını teşvik ediyor.”

“Yenilenebilir enerji kaynak arz kapasitemizi %70’e çıkaracak potansiyelimiz var” 

Karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik hedefler doğrultusunda öne çıkan gelişmeleri de aktaran finans uzmanı Emel Gülap, “Türkiye, 2005’ten bu yana güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini artırmaya devam ediyor. 2005’te toplam arz kapasitesinin %33’ü yenilenebilir enerji yatırımlarından sağlanırken, bu oran 2024 yılında %46’ya ulaştı. Nitekim ülkemizin bunu teknik olarak %70’e çıkarma potansiyeli de var. Bu noktada Enerji Bakanlığı’nın, YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) ihaleleriyle her yıl devreye almayı planladığı kapasite projeksiyonu, yenilenebilir enerjinin toplam arz kapasitesi içindeki payını artırma hedefini ortaya koruyor. Özel sektörün kendi dekarbonizasyon hedefleriyle uyumlu gerçekleştirdiği yenilenebilir enerji yatırımları da kendi enerjisini üreten bina ve fabrikaların artışıyla yine önemli katkılarda bulunuyor” diyerek sözlerine şunları ekledi: “Sanayi, ulaşım ve bina yönetimi odağında bulunan enerji verimliliği projeleri, finansman destekleriyle birlikte her geçen gün artıyor. Sanayide yüksek verimli motor kullanımı, basınçlı hava sistemlerindeki kaçakların giderilmesi, ısıl geri kazanım projeleri ve kazanlarda verim artışı gibi çok sayıda projeler geliştiriliyor. Elektrikli araçların artışı da ulaşımda enerji verimliliği ve dekarbonizasyon sağlıyor. Binalardaki yaşam standardını ve hizmet kalitesini düşürmeden ısıtma soğutma aydınlatma ve izolasyon projeleriyle verimliliği artırılmış yeni binalar da  artık regülasyon ve teşviklerle destekleniyor.”

“Sürdürülebilirlik ve iklim finansmanın önemi artarak devam edecek”

Ana unsurlarını enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşturduğu dekarbonizasyon dönüşümünün iklim hedeflerinin yanı sıra, teknoloji ve azalan maliyetler sayesinde enerji arz güvenliği için kritik öneme sahip olduğunun altını çizen finans uzmanı Emel Gülap, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:  “Sürdürülebilirlik ve iklim finansmanı, karbon yoğun sektörlerin dönüşümünü sağlamak ve iklim değişikliğiyle mücadelede uzun vadeli etkiler yaratmak için gelecek yıl da belirleyici rol oynamaya devam edecek. Ben de sürdürülebilirlik odaklı finansman modellerine öncülük etmeyi sürdüreceğim.”