Hüseyin Özdilek: Türkiye en iyilere layıktır

Hüseyin Özdilek

Örnek bir başarı öyküsüne sahip olan Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek ile şirketinin başarılarını, yatırımlarını ve hedeflerini konuştuk…

Havlu veya ev tekstili denildiğinde akla gelen ilk isim olan Özdilek, bugün dünya çapında tanınan bir marka haline geldi. Bu prestijli markayı bugünlere getiren isimse elbette Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek…

Ticari bilgisi, ülkesine olan katkısı, hayat görüşü ve mütevazı kişiliğiyle örnek alınması gereken bir iş adamı olan Hüseyin Özdilek, başarı öyküsüyle bir insanın isterse neler başarabileceğinin de mükemmel bir kanıtı…

– Hüseyin Bey, öncelikle bizlere vakit ayırdığınız için yürekten teşekkür ederiz. Hüseyin Özdilek hayata, insanlara, ülkesine nasıl bakar? Nasıl yaşar?

Ben hayata daima pozitif bakıyorum ve insanları çok seviyorum. Herşeyden önce kendimle barışığım. Ve her zaman iyi ki Türkiye Cumhuriyeti’nde doğmuşum diyorum. Bu benim için gerçekten büyük bir şans. Çünkü biz 17 tane devlet kurmuş bir ulusun evlatlarıyız. Bizim gelenek ve göreneklerimiz Japon’dan, İngiliz’den ya da Alman’dan aşağıda değil, aksine çok daha yukarıda, çok daha köklü. Peki ne oldu da biz bu kadar geri kaldık? Yani neden Japon’lar, İngiliz’ler veya Alman’lar kadar gayri safi milli hasılamız artmadı? Bunun tek nedeni; serbest piyasa ekonomisinin kurallarını, kaidelerini zamanında yerine getirememiş olmamızdır. 24 Ocak 1980 kararlarıyla serbest piyasa ekonomisinin kural ve kaideleri çalışmaya başladı. Bu gerçekten ülkemiz adına büyük bir kayıptır.

– Özdilek’in bugünkü durumunu, geldiği noktayı özetle anlatır mısınız?

Sizin de bildiğiniz gibi; Özdilek, Türkiye’nin en hızlı büyüyen perakendecilerinden biridir. Bunu yanı sıra, ülkenin en büyük havlu ve bornoz üreticisi konumundadır. 1971 yılında 5 personel ve iki dokuma tezgahı ile yıllık 10 ton üretim kapasitesine sahip olan Özdilek, bugün 6 bin 500 çalışanı ve 10 bin tonluk yıllık üretimiyle Türkiye havlu üretiminin yüzde 18’ini gerçekleştirmektedir. Dünya çapında bir marka haline gelen firmamız, başta Amerika olmak üzere; 20’den fazla ülkeye havlu ve bornoz ihraç etmektedir…

Tüm bunların yanında, 43 yıldır Türkiye ticaret piyasasında var olan Özdilek, bugün alışveriş merkezleri, ev tekstili üretimi (iplik, havlu-bornoz, nevresim takımları), perakende mağazacılık, turizm-otelcilik, sivil havacılık, inşaat, tarım ve hayvancılık sektörlerinde de faaliyet göstermektedir.

Özdilek tüm yatırımlarını istihdam yaratabilmek ve ülke gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyerek gerçekleştirmektedir. Bugün gelinen noktada Özdilek İstanbul’daki yatırımı ile birlikte yaklaşık 6500 kişiye istihdam sağlamaktadır;

– 40 metrekarelik bir dükkânla ticaret hayatınıza başladığınızı biliyoruz. Peki bugün kaç mağazaya ve kaç AVM’ye ulaştınız?

1987’de Yalova yolu üzerinde AVM açtık. İçinde büyük bir hipermarketin de olduğu bu AVM ile sektörde büyük deneyim kazandık. Bugün Bursa, Yalova, İzmir, Kocaeli, Afyon, Antalya, Eskişehir ve İstanbul’da 9 AVM, 6 hipermarket, 38 ev tekstili mağazası ve 3 departman store’umuz var. Her yıl Özdilek’e 45 milyon müşteri geliyor.

Şimdiye kadar AVM’lerimizin en büyüğü Antalya’daydı, şimdi ise İstanbul Levent’teki en büyük AVM’miz oldu.

– Özdilek’in yatırımlarında olmazsa olmaz dediği prensipler nelerdir?

Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki; Türkiye en iyilerine layıktır!

Biz yeni bir yatırım yaparken, buradan ne kadar para kazanırız diye düşünmüyoruz. Elbette gerekli stratejileri belirleyip, buna göre hareket ediyoruz ancak öncelikli olarak zarar etmeden bu işi nasıl yürütebileceğimize bakıyoruz. Ve tabii ki bu azimle hareket edip, ekip ruhunu doğru oluşturduğunuzda ve kaliteden ödün vermediğinizde müşteriler size geliyor… Size vefa duygusuyla daha çok bağlanıyor, inanıyor, ürününüzü daha çok seviyor, güveniyor ve size olan bağlılığı artıyor…

– Özdilek markasını Türkiye’nin yanı sıra, başka hangi ülkelerde görebiliriz?

Biz Türkiye’nin 81 ilinde varız. Aynı zamanda, Orta Asya Cumhuriyetleri’nde; örneğin Kazakistan ve Azerbaycan’da da varız. Ayrıca İran, Arnavutluk, Rusya ve Kosova’daki faliyetlerimiz de sürüyor.

Anadolu’da kazandığınız deneyimi şimdi de İstanbul’a taşıdınız ve çok özel bir konsept ile ÖzdilekPark’ı açtınız. Peki bu yeni yatırımınızın değeri ne kadar?

Arsa bedelini de dahil ettiğimiz zaman bugünkü değeriyle 600 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirdik. AVM, otel ve iş merkezinden oluşan bir kompleks yaptık…

– Özdilek Park AVM’de toplamda kaç mağaza var?

145 mağazalı yeni AVM’miz de dünyaca ünlü pek çok markanın yanı sıra, kendi hipermarketimiz de bulunuyor. Burada et ürünleri, unlu mamuller, sebze ve meyvede çok iddialıyız. Eti ve unlu mamulleri kendimiz üretiyoruz.

Ayrıca ÖzdilekPark’a Anadolu’nun meşhur restoranlarını da getirdik. “Bolu Dağı Mangalevi, Bursa’nın ünlü Hayat Lokantası, İkbal ve Tarihi Sebat Lokantası gibi markalar AVM’mizde yer alıyor. Böylece Anadolu’nun lezzetlerini İstanbul’da da yaşatıyoruz…

 

REKABETTEN KORKAN TİCARET YAPAMAZ!

ÖzdilekPark, AVM’lerin yoğun olduğu bir yerde, Levent’te faaliyetlerine başladı. Peki buradaki rekabet sizi ürkütmedi mi?

 

Hayır, hiç ürkütmedi. Çünkü, bana göre rekabetten korkan ticaret yapamaz. Bilirsiniz en çok altın kuyumcular çarşısında satılır. En çok benzin de benzincilerin bir arada olduğu yerde… Dolayısıyla AVM’lerin yan yana olması da büyük bir sinerji yaratır ve müşteri sayısı daha da artar. Nitekim bugün geldiğimiz nokta bunun bir kanıtıdır.

 

– Yatırım yaptığınız sektörler arasında hayvancılık da var. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

 

Yenişehir’de 4 bin baş hayvan yetiştiriyoruz. Arpasını, mısırını biz veriyoruz; hiçbir şekilde hazır yem kullanmıyoruz. Bu üçüncü yılımız ve et satışlarımız yaklaşık yüzde 20 arttı. Şu anda 15 noktada varız…

 

 

İşte Hüseyin Özdilek’in örnek alınacak öyküsü

 

1950 yılında Tokat Erbaa’da doğan Hüseyin Özdilek, tütün tarımıyla uğraşan üç çocuklu bir ailenin oğlu. Babasını 12 yaşında kaybeden Özdilek’in bundan sonraki hayatı oldukça zor şartlar altında geçmiş. Bir yandan okumaya çalışan bir yandan da çalışarak ailesine bakmaya uğraşan Özdilek, daha ilkokulda kiremit fabrikasında çalışmaya başlamış… Hüseyin Özdilek, o yıllardaki en büyük isteğinin bir bisiklet almak olduğunu söylüyor…

 

Özdilek, o yıllarda su dağıtıcılarında çalışarak hem bisiklet kullanmış hem de evine para götürmüş. Hüseyin Özdilek, o yıllar için “Sevdiğim işi yaparak büyük haz duydum” diyor ve ekliyor: “Hep şöyle düşünürdüm: ‘ben diğer arkadaşlarımın önündeyim, bir işim var para kazanıyorum ayrıca aileme yardımcı oluyorum. Kendimi disiplin altına alabiliyorum…”

 

1965 yılında ailece Bursa’ya taşınan Hüseyin Özdilek, dayısının bir havlu mağazasında tezgahtarlık yaparak, geceleri de Akşam Ticaret Lisesi’ne devam ederek okul ve iş yaşamını devam ettirmiş. Hayatının riskini ise 1967 yılında almış. Erbaa’daki 20 metrekarelik evini satarak Bursa’da bir havlu mağazası açan Özdilek’in başarılarla dolu ticaret hayatı işte böylelikle başlar…

 

Hüseyin Özdilek, bu arada Eskişehir Ticari İlimler Akademisi’nde başlayan eğitimini, Bursa Ticari İlimler Akademisi’ne nakil ettirerek buradan mezun oluyor. Aynı yıl iki adet kiralık tezgâhla havlu imalatına iki ortak olarak başlayan Özdilek, havlu satışından sonra imalatına da böylelikle geçmiş oluyor.

 

Hüseyin Özdilek, ilk yatırım yıllarının çok zor geçtiğini söylüyor. Ortağının da ayrılması ile zor zamanlar yaşayan Özdilek, kısa bir süre içinde kendisin toparlıyor ve yola yalnız devam ediyor. 10 ton olan yıllık havlu üretimini de 1978’lerde 300 tona çıkartıyor.

Exit mobile version