TÜSİAD Başkanı: Geleceğimizin hikayesini hep birlikte yazacağız…

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Ülkemizin yeni normalde rekabetçi bir ekonomik düzeni sağlayacağına, geleceğimizin güçlü hikayesini hep birlikte yazacağımıza gönülden inanıyoruz.” dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı’nın açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜSİAD’ın kuruluşunun 50. yılında dijital dönüşümün farklı boyutlarıyla kapsamlı ve derinlikli bir şekilde ele alınacağı konferansta bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Bu çağın dinamiklerinin bir gerekliliği olarak toplumsal ve ekonomik tüm süreçlerde dijital dönüşüm yolculuğu içinde olunduğunu belirten Kaslowski, bu nedenle çalışmalarda insanların ve ekonomi aktörlerinin, bu dönüşüme ne kadar hazır olduğu, nasıl daha güçlü adım atılabileceği konularına özellikle odaklandıklarını söyledi. Bu sürecin başarısı için yetkin insana, sağlıklı işleyen altyapıya, stratejik yatırımlara, etkili iş birliklerine, yüksek Ar-Ge ve inovasyon kapasitesine ve sürdürülebilir bir teknoloji ekosistemine olan ihtiyacı ısrarla vurguladıklarını aktaran Kaslowski, tüm paydaşların sinerji içinde hareket etmesinin kritik önemde olduğuna inandıklarını dile getirdi.

“Artık oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişiyor”

Simone Kaslowski, Türkiye’nin rekabet gücünü ve yaratılan katma değeri artırma hedefiyle yürüttükleri çalışmalarda paydaşlarla yakın diyalog içinde hareket ettiklerini, kamu kurum ve kuruluşlarıyla temaslarda benzer öncelik ve vizyona sahip olduklarını görmenin kendilerini cesaretlendirdiğini söyledi. COVID-19 salgınının ekonomik ve toplumsal olarak ciddi yaralar açtığını ifade eden Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef olumsuz etkileri bir süre daha devam edecek. Bu zorlu dönem tüm ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde de önemli dönüşüm gerekliliklerini ortaya çıkardı. Gerek salgın sürecinde dayanıklılığın gerek toparlanma sürecine hızla geçişin unsurlarına baktığımızda, bu süreçlerin belkemiğini dijitalleşmenin oluşturduğunu görüyoruz. Artık oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişiyor. Kovid-19 salgını zaten içinden geçilen dijital dönüşüm sürecini daha da hızlandırdı. Bu yolculuğa başlamış ekonomiler ve şirketler, daha hızlı uyum sağladı ve giderek yatırımlarını bu alana yoğunlaştırdılar. Henüz başlamamış olanlar ise ciddi adımlar atıyor. En geleneksel sektörler bile dijitalleşmeye karşı duvarlarını kaldırıyor. İş dünyası olarak bu süreçte yeni iş modellerini, tüketici ve çalışan açısından ise yeni tercihleri tecrübe ediyoruz.”

“Geleceğimizin hikayesini hep birlikte yazacağız”

Dijitalleşmenin iş yapış yöntemleri, çalışma hayatı, tedarik zincirleri gibi birçok alanda daha fazla yer almasının bu süreçte yeni teknolojilere yatırımı ve talebi de artırdığını belirten TÜSİAD Başkanı Kaslowski, “Dijital dönüşümün itici güçlerinden olan yazılım sektörünün ve etkileşim içinde olduğu dijital sektörlerin toplam büyüklüğünün önümüzdeki 5 yıl içinde yaklaşık 2 kat artarak 4 trilyon dolara çıkması bekleniyor.” dedi.

TÜSİAD Türkiye’de Yazılım Ekosistemi’nin Geleceği Raporu’nda, pandemi ile artan görüntülü görüşme ve uzaktan çalışma uygulamalarının yarattığı talebin bulut bilişim altyapı yatırımlarını yüzde 35 artırdığının görüldüğünü aktaran Kaslowski, şunları kaydetti: “Bu dönemde şirketlerimizin dijital dönüşüm yatırımlarını, çevik ve stratejik bir planlama çerçevesinde gerçekleştirmeleri, etkinliği ve başarıyı belirleyen unsurlar olacak. Dönüşüm sürecinin insan kaynağından veri güvenliğine, iletişim altyapısından organizasyon yapılarına ve paydaşlarla iş birliklerine kadar her alanda bütünsel olarak ele alınması gerekiyor. Bu ay küresel bilgi havuzuna yapılmakta olan çok kıymetli katkıları takip ediyoruz. Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos buluşması, güveni yeniden inşa etme ve kritik tercihler yapma zamanının geldiği vurgusuyla bu hafta sanal olarak gerçekleşiyor. Geçen hafta açıklanan Küresel Riskler Raporu, çevresel ve teknolojik risklerin giderek kritik boyutlara ulaşan ağırlığına dikkati çekiyor. Bir yanda iklim değişikliği ve bundan kaynaklanan riskler, diğer yanda veri ve bilgi altyapısının güvenliği üzerindeki siber tehditler.”

“Uluslararası tedarik sisteminin güçlü bir aktörü olmalıyız”

Simone Kaslowski, jeopolitik konumun ve alışageldik rekabet kurallarının yerini uluslararası iş birliğine daha fazla devrettiği bir çağda olunduğuna işaret ederek, “Ne kadar birbirimize bağımlı, değer zincirinin ise ne kadar hassas dengeleri olduğunu bu pandemi sürecinde çok derinden yaşıyoruz. Tedarik zincirlerindeki kopuklukların toplumsal ve ekonomik açıdan ne kadar kritik sonuçları olabileceğini artık daha iyi biliyoruz. Riskleri ve fırsatları titizlikle yoğurduğumuz bir yaklaşımla uluslararası tedarik sisteminin güçlü bir aktörü olmalıyız.” diye konuştu.

Pandemi şartlarının, dayanışma ve iş birliğinin kritik konularda çözümü nasıl ivmelendirdiğini de gösterdiğini ifade eden Kaslowski, “Ülkemizin bu yeni normalde rekabetçi bir ekonomik düzeni sağlayacağına, geleceğimizin güçlü hikayesini hep birlikte yazacağımıza gönülden inanıyoruz.” dedi.

Exit mobile version