Kaş, Antalya’ya bağlı bir ilçedir. Merkeze uzaklığı yaklaşık olarak 190 km.dir ve 2 buçuk saat sürmektedir. Merkezden uzak olsa da kendi içinde doğası, yeşil alanları ve deniziyle meşhurdur. Özellikle gözlerden uzak tatil geçirmek isteyenlerin tercih ettiği yerlerden biridir. Hitit belgelerinde Işık Ülkesi olarak adlandırılan Likya’nın önemli yerleşimlerinin bulunduğu Kaş; tarihi kalıntıları kadar adaları, yarımadaları, koyları, plajları, mağaraları, yaylaları ve ormanlarıyla da dikkat çekiyor.
Kaş Tarihi
Antalya Kaş antik dönemde Antiphellos olarak adlandırılan yerleşimin üzerinde gelişmiş. Kentin ilk adının Habesos olduğu biliniyor. Phellos kentinin limanı olduğu için Phellos’un karşısı anlamına gelen Antiphellos denilmiş buraya. Antiphellos Likya’nın altı önemli kentinden biriymiş. Kaş büyük ölçüde korunmuş, en azından fazla yağmalanmamış bir sahil kasabası. Korunmasını yolsuzluğa borçlu. 1970’li yıllara kadar yolu bulunmayan, insanların yağmur suyu içtiği Kaş bu sayede yağmadan kurtulmuş. Deniz kıyısında olmasına rağmen, nemin olmayışı ve sürekli esen meltem insanı ferahlatıyor. Bu yüzden yolu Kaş’a düşenlerin çoğu büyülenip buraya yerleşiyor.
Lokanta, dükkan ve barların sıralandığı Cumhuriyet Meydanı eski Kaş’ın kalbi. Eski yerleşimin sokak ve caddeleri burada kesişiyor. Meydan teknelerin demirlediği limana bakıyor ve akşam olduğunda bu çevre cıvıl cıvıl oluyor. İlçenin simgesi ise Uzun Çarşı Caddesinin sonundaki Likya lahdi. Üzerinde sekiz satırlık Likçe bir yazıt ve kabartmalar da görülen lahit MÖ 4. yüzyıla tarihleniyor. Çukurbağ Yarımadası’na doğru giden yolun üzerinde Helenistik döneme tarihlenen bir tapınak, bunun üstündeki yokuşta şimdi cami olarak kullanılan eski bir Rum kilisesi, biraz daha ileride de 26 basamaklı antik tiyatro bulunuyor. Surlar, kayalara oyulmuş mezarlar ve yer yer görülen Likya tipi lahitler Antiphellos’tan günümüze ulaşmış diğer kalıntılar.
Batık Kent Kekova
Kaş’tan kalkan gezi tekneleriyle çevreyi keşfetmek olanaklı. Özellikle Kekova’yı görmek gerek. Kekova’ya düzenlenen tekne turlarının ilk durağı Üçağız köyü. Daha sonra yalnızca denizden ulaşılabilen Kaleköy’e uğranıyor. Antik Simena kentinin üzerinde gelişen ve tamamı SİT alanı olan Kaleköy; şirin kalesi, denizin içindeki lahitleri ve bozulmamış taş evleriyle son derece güzel bir yer. Kaleköy’ün karşısında ise Kekova adası yer alıyor. Adanın Kaleköy’e bakan kısmında depremlerle suya batmış bir kent bulunuyor; buradaki evlerin, caddelerin bir bölümü suya gömülmüş.
Batık kentin devamında Bizans döneminden kalma bir kilise ve tersanenin bulunduğu Tersane Koyu’na ulaşılıyor. Adanın diğer ucunun karşısında ise Karadan ulaşımın bulunmadığı Sıcak Yarımadası ve Aperlai antik kenti yer alıyor.
Dünyanın En İyi Plajı: Kaputaş
Kaş-Kalkan yolunun 17. kilometresindeki Kaputaş Plajı ise dünyanın en güzel plajlarından biri olarak kabul ediliyor. Yoldan 187 basamaklı merdivenlerle inilen plaj aynı adı taşıyan dar kanyon sayesinde oluşmuş.
Eski bir Rum köyü olan Kalkan Akdeniz en seçkin tatil kasabalarından biri haline gelmiş. Özellikle İngilizlerin tercih ettiği kasaba görülmeye değer.
Patara 18 km uzunluğundaki kumsalı ve sığ deniziyle ailelerin tercih ettikleri yerlerin başında geliyor. Noel Baba’nın da doğum yeri olan Patara Likya’nın önemli limanlarından biriymiş. Gerek antik kentin kalıntıları, gerekse de büyüleyici kumsal Patara’yı benzersiz kılıyor.
Çukurbağ Yarımadası
Liman Ağzı Kaş’a yaklaşık 15 dakika uzaklıkta yer almaktadır. Buranın özelliği kayalık bir bölge olmasıdır. Denize girmek için kayalıkları tercih edenlere uygun bir alternatif olarak görülüyor. Aynı zamanda teknelerin de konakladığı bir yerdir. Buraya gidenlerin en beğendiği yerler arasında Antik Likya Yolu da bulunmaktadır. Burada yürüyüşler yapılır ve doğanın tadını çıkarmak için uygun yerlerdir. Yakında Sebeda Antik Kenti de bulunmaktadır. Aynı zamanda Liman Ağzı’na gidenlerin görmesi gereken başka bir doğa harikası da Hıdrellez Mağarasıdır.
Antiphellos Antik Kenti
Antiphellos kelime manası olarak kayalıklı yerin karşısı anlamına gelmektedir. Likya Döneminden kaldığı için o döneme ait pek çok tarihi eser bulunmaktadır. Tarihte farklı devletlerde liman kenti olarak kullanılmıştır. Yapılan kazı çalışmalarında isminin ne olduğu öğrenilmiş ve tarihi kalıntılara rastlanmıştır. Tiyatro, mezar ve lahit gibi kalıntılar bulunmaktadır. Antik kentte denize bakan bir tiyatro vardır. Bu özelliği ile ilginç bir yapıdır. Toplam kapasitesinin 4 bin kişi olduğu biliniyor. Bu da demek oluyor ki oldukça kalabalık bir topluluğa hitap ediliyordu. Burada bulunan ev şeklinde antik mezarlarda ilginç kalıntılara ulaşılmıştır. El ele duran 24 adet kız figürü bunlardan biridir.
Mavi Mağara
Mavi Mağara Kaputaş Plajına yakın bir yerde bulunmaktadır. Mağara 1972 yılında bulunmuştur ve bu tarihten itibaren yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur. Mağara ile Kaş arasındaki uzaklık 18 km’dir. Mavi Mağara’yı ziyaret etmek isterseniz karadan ulaşım bulunmuyor. Bu nedenle Kaş üzerinden yapılan tekne turlarına katılarak bu mağarayı görme şansı bulabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu
Saklıkent Kanyonu’na Kaş üzerinden turlarla gitmeniz mümkündür. Kaş’a 60 km uzaklıkta bulunan bu kanyon yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir. Burası ülkemizin en büyük kanyonu olma özelliğine sahiptir. Çeşitli etkinliklere sahne olan Kanyon rafting için de son derece uygundur. Burada yer alan Milli Park da doğal güzelliğiyle vazgeçilmez bir piknik alanı olarak bilinmektedir.
Meis Adası
Kaş’ın tam karşısında ve yaklaşık 3 mil uzağında Yunanistan’ın Meis adası yer alıyor. Kaş, Meis’in can damarı, zira Meisliler ihtiyaçlarının büyük bölümünü Kaş’tan karşılıyor. Zaten Kaş’ın yerlileri de Meis’ten göç etmiş. Eskiden 10 bin kişinin yaşadığı Meis’te şimdilerde 300-400 kişi yaşıyor, ama Meis’e uçak seferleri düzenleniyor ve bu küçük ada turizmden büyük gelir sağlıyor. Pasaportu ve vizesi olanlar Meis’e Kaş’tan teknelerle günübirlik gidip gelebiliyor.